Duygularımız

Korkular korkular korkular

Korku bizim en ilkel duygumuz olmak ile birlikte hayatta kalmamız için olmaz ise olmazımız efendimisss kıymetlimisssss 😊

Ömür boyu bu duygu ile iç içe yaşarız.

Bu duygu, eğer ciddi bir travma geçirmemiş isek, erken yaşlarda, bizleri farkında olmadan rahatsız etse de, bizi hayata karşı daha uyanık tutması, tecrübesiz olan bizlerin hata yapmasını önlemesi, gözlem ve dikkat yeteneğimizi geliştirmesi açısından çok kıymetlidir.

 

Unutmayalım korku, tehlikeye karşı bizi uyaran ve tehlikeyle başa çıkmamız için bize hazırlık yapma imkanı sunan, koruyucu bir amaca hizmet etmektedir.

Yaklaşık 12/14 yaş civarına gelince bizler zihinsel olarak daha farklı ve farkındalıklı bir noktaya gelmeye başlarız.

Olaylara, durumlara, kişilere ve kavramlara korkular ile değil, daha bir mantık çerçevesinden bakarız.

Yaşadığımız dünya daha gerçek olmaya başlar.

Bu süreçte, farklı fikirleri değerlendirebilir, ne olmak istediğimize karar verebilir, aile içindeki iletişimimizi farklı bir boyuta taşıyabilir, ailelerimizin bize sunmuş oldukları hazır çözümler yerine kendi çözümlerimizi üretmeye başlayabilir, kendimizi tanımak adına dışarı ile daha fazla etkileşim içinde olmak isteyebiliriz. Bu dönem hızlı ve karışık olmak ile birlikte korkularımıza rağmen kendi kişiliğimizi oluşturmak adına verdiğimiz çabalar ile geçer.

Çok güzel bir dönemdir.

Peki sonra ne olur 😊

O biraz olsun susan korku duygumuz, bizi lise çağlarında rahat bırakır mı? bırakmaz.

Neden mi?

Bizler kişiliğimiz ve duygularımız için belirli bir çerçeve belirlemeye çalışırken, toplum da bizler için belirli bir çerçeve belirlemeye çalışır.

İşte korku duygumuz bu iki çerçeve arasında çalışır durur. Bu nedenle bizi bırakmaya hiç niyeti yoktur.

Öyle mi olsam? böyle mi olsam?

Böyle mi yapsam? şöyle mi yapsam? 😊

Açıkcası ben, korku duygusunun kişiliklerimiz üzerinde diğer duygulara nazaran en etkilisi olduğunu düşünüyorum.

Bence bir ömür yanımızda olması da çok önemlidir. Yoksa olacaklar hiç hoş olmayabilirdi.

Korku duygusu iki türlüdür, biri bilinçli olarak bizim yaşadıklarımız ile öğrenilir, diğeri ise doğduğumuz andan itibaren içgüdüsel olarak bizimledir.

Örneğin; kara kedinin uğursuzluk getirmesi düşüncesi ile yolumuzu değiştirmek ya da büyüyü bozmak için saçımızı çekmek 😊, mantarların zehirli türlerinin olması dolayısı ile her mantarı yemekten kaçınmak gibi davranışlar korku nedeni ile öğrenilir iken, yüksekten düşme korkusu gibi korkular doğuştan gelir.

Şimdi gelin korku duygusunun vücudumuzda ne gibi etkiler yarattığına bir bakalım.

Aşağıdaki şekil korku duymamıza neden olan kişi(ler), olay(lar), durum(lar), düşünce(ler) ile karşı karşıya kaldığımızda, vücudumuzda meydana gelen temel değişikleri göstermektedir.

Bu belirtiler veya bunların daha yoğun hallerini yaşıyor olmamız, farkında olalım ya da olmayalım bizlerin korkmamıza neden olan bir uyaran ile etkileşim içinde olduğumuzu gösterir.

Korku duygusu yönetilmez ise gerginlik, yalnızlık, endişe, huzursuzluk, depresyon, kıskançlık, öfke, haset gibi olumsuz duygulara çok rahat dönüşür.

Korku duygusundan kurtulmanın üç temel yolu vardır;

1. Uyaranın kendiliğinden ortadan kalkmasını beklersiniz
2. Uyarandan siz kendiniz uzaklaşırsınız
3. Uyaran ile yüzleşirsiniz ve yönetirsiniz.

Genellikle ilk iki yöntem çok tutulur 😊. Kısa bir ferah dönem için vazgeçilmezdir. Ya sonra…

İsviçreli/Alman doktor ve kimyager olan Paracelsus ‘un da dediği gibi “her şey zehirdir, mühim olan dozdur”.

Bu sözü hayattaki her şey için uyarlayabilirsiniz.

Bu nedenle fazla korkunun bizi kısıtlayan, baskılayan, hareket etmemize engel olan etkileri olduğu gibi, korkusuz olmanın da yalnız kalmak toplumdan dışlanmak gibi etkileri vardır.

Peki dengeyi nasıl kurarız yani korku duygumuzu nasıl yönetiriz derseniz hoş geldiniz 😊

Aşağıdaki reçete sizin için;

Bir şeyleri gizlemeyin, kendinize ve hayata karşı dürüst olun.

Hayat gizlediğiniz şeyler ile sizleri, iyi veya kötü bir gün yüzleştirir.

Korku duygusunun belirtilerini çok iyi öğrenin ve bu duyguya karşı bilinçli olun.

Belirtileri bilirseniz bu duyguyu çok daha kolay yönetirsiniz.

Yaşanan korku duygusunu bastırmaya çalışmayın, bastırılması çok zordur zaten, tehlikeli bir durum yok ise kaçmayın ve kendinizi sakinleştirmek için bir yöntem geliştirin.

Derin nefes alıp vermek, ortamdan uzaklaşmak, spor yapmak, hobilerimize yönelmek, kitap okumak, eğlenceli filmler izlemek, oyun oynamak bizim sakinleşmemize yardımcı olurken, durumla daha sağlıklı yüzleşmemizi sağlar.

Sakin kaldıktan sonra bir an durun ve beni korkutan durum, olay, kişi veya düşünce nedir? diye kendinize bir sorun.

Bu aşamada mantıklı ve gerçekçi değerlendirme yapın. Hayal kurmayın. Olmayan bir şeye var, olan bir şeye de yok demeyin.

Sizi korkutan şeyi tespit ettikten sonra, hayat tecrübeleriniz ve bilginiz doğrultusunda, durumu çözüme kavuşturmak için yavaş ve emin adımlarla ilerleyin.

Gerekirse sevdiğiniz, güvendiğiniz, bilgi sahibi insanların fikrini alın, aklını değil 😊

Hareket edin ama acele etmeyin.

Emeklemeden yürüyemeyiz.

Sevgiyle ve sağlıkla kalın.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment